28 Mayıs 2013 Salı

ŞİLE ve AĞVA

Şile son bir kaç yıldır gittiğim bir yer. Genellikle denize girmek isteyenler ama İstanbul'dan da fazla uzaklaşmak istemeyenler günübirlik yada haftasonu için gitmeyi tercih ediyorlar. Haftasonları iğne atsan yere düşmeyecek kadar kalabalık oluyor. İstanbul'un kalabalığını aratmıyor yani. Ben de bu kalabalık daha da artsın diye değil ama Şile'de neler var bahsetmek istiyorum :) 

Şile Kalesi

Bu kale Cenevizliler tarafından yapılmış, Bizans ve Osmanlılar tarafından da kullanılmış. Kale geçen sene restore ediliyordu.
Bu kale Şile'nin simgelerinden biridir. 


Restorasyondan dolayı kalenin önündeki yolun kıyı tarafına fotoğrafta gördüğünüz gibi set çekilmişti. Bu engele rağmen yine de kale önünden denize girenler vardı. 







Şile Limanı

Limanda bir sürü balıkçı teknesi ve bir iki tane çay bahçesi bulunuyor. Limanda sona kadar bir yürüyün Şile'ye oradan bir bakın, çay için. Dalgakıranın sonunda bir vapur demirli. Vapur kültür merkezi olarak kullanılıyormuş.

Dalgakıranın diğer tarafı da fotoğraftaki gibi. Bir çıkın dolaşın buralarda. Burada oturup Karadeniz'i izlemek güzel ama tabii sıcağa dikkat.



Limandan ters tarafa biraz yürüyünce hem cafe hem denize girme yeri karşınıza çıkacak. Burada boğulma tehlikesi yok. Havuz gibi çünkü.



İster burada denize girin ister cafede oturup serinleyin. Güzel bir yer.










Şile Feneri

Şile'nin kalesi gibi feneri de simgesi. Bu fener çok gösterişli ve güzel.


Fenerle ilgili bilgi fenerin altında yazılı. Türkiye'nin en büyük deniz feneriymiş. Sultan Abdülmecit yaptırmış. Işığı 20 mil uzağa ulaşıyormuş. 
Benim ekleyeceğim bilgi ise gece ışığı oldukça göz alıcı oluyor. 













Limandan buraya biraz mesafe var. Yürünür ama çok yakın da sayılmaz. Mesafe aşağıdaki fotoğrafta görünüyor.    












Ağlayankaya Civarı

Bir meşhur yeri daha var o da Ağlayankaya.
Kavuşamayan aşıklar fotoğrafta gördüğünüz kayalıklardan kendini denize atmış. Oradaki bir kayadan da su geliyormuş. Kaya ölen aşıklara ağlıyormuş.


Burada plaj ve cafe var. Özellikle görülecek bir yer değil ama plajına gelinebilir belki Şile merkezdeki plaja göre daha tenha diye tercih edilebilir.

Burada bir de kırmızı yel değirmeni gördüm. 
Ve Ağlayankaya'dan ayrılıyoruz.









Akçakese


Çok uzun bir kumsala sahip Akçakese. 
Pırıl pırıl bir denizi var fakat biraz da tehlikeli. Dalga ve çeken akıntıya dikkat etmek gerekiyor. Cankurtaran var ama siz yine de pek açılmayın. Kıyıda bile çeken akıntı vardı. Benden söylemesi:)







Şile Festivali

Şile'ye festival zamanı giderseniz konserleri ücretsiz dinler, kalabalığa iyice karışırsınız.



Festivalde çeşitli ülkelerden ve Türkiye'nin çeşitli illerinden gelenler farklı el sanatlarını tanıtan stantlar açmıştı. Konserler kadar stantlar da ilgi çekiyordu.




AĞVA

Öncelikle Ağva'nın anlamından başlamak istiyorum. Yandaki haritada da görüldüğü gibi iki dere arasına kurulmuş yerleşim anlamına geliyormuş. Göksu ve Yeşilçay dereleri arasında yer alıyor Ağva. Şile'ye bağlı.Plajı da bulunuyor dereler dışında.

Ağva Plajı
Derenin Karadeniz'e açıldığı yer
Doğası çok güzel buranın tam fotoğraflık
Gözünüz yeşile doyacak
Derede karşıdan karşıya çok ilginç bir yöntemle geçebilirsiniz.

Derede kayıkla da gezebilirsiniz.


Son Söz

Benim gezdiğim yerler buralarıydı. Ama gezilecek daha birçok yeri olduğunu biliyorum. Ama ilk gidiş için saydığım yerleri görebilirsiniz. Deniz amaçlı gidiyorsanız zaten vaktiniz bir kaçına ancak yetecektir. Size tavsiyem Şile'yi Ağva'yı güzelce gezmek için bahar aylarını tercih etmeniz. Esen kalın:)

Nihal Altay

Not: Fotoğraflar bana ve eşime aittir.

                                                                                                                   

17 Mayıs 2013 Cuma

KONYA

MEVLANA

Gel, gel, gel, ne olursan ol yine gel!
İster kafir, ister putperest, ister mecusi ol, gel,
Bizim dergahımız
Ümitsizlik dergahı değildir.
Yüzbin kere tövbeni bozmuş olsan da
Yine gel...

Mevlana Türbesi ve Müzesi
Büyük Türk alimi Mevlana Celalettin Rumi Konya denilince ilk akla gelen isim. Biz de onu ziyaret ettik. 









Türbe ve müze iç içe. Giriş biletli. Arkadaşlardan buna gücenenler oldu. Hani ne olursak olalım gelecektik, ya paramız yoksa diye.
Konya'ya kadar gitmişken müze girişinden çekinecek değildik tabi.
Türbe ziyaretinin ardından müzeyi gezdik. 








Kültür Bakanlığı'nın internet sitesinden Mevlana Müzesi'ni sanal turla gezebilirsiniz. 
Gidemeyip merak edenler müze içini aşağıdaki linkten görebilirler. http://www.kultur.gov.tr/genel/SanalMuzeler/mevlana-tr/
Tabi gerçekten gitmek başka, fotoğraflardan görmek başka.
Mevlana nur içinde yatsın, biz Konya turumuza devam edelim.

AKŞEHİR

Konya Akşehir diyince de aklımıza onun adı geliyor. Kim mi?
Tabi ki Nasrettin Hoca.

Bu akıllı ve neşeli kişilik Akşehir'in sembolü. 
Akşehir'e giderseniz hocanın fıkralarını anlatan heykellerini göreceksiniz. Hem fıkralar hem heykeller çok eğlenceli:)















Nasrettin Hoca'nın Türbesi
Hocanın türbesini ziyaret ettik.
Türbede dünyanın ortasını da gördük.

Hocaya sormuşlar ya dünyanın ortası neresidir diye.
İşte burasıdır demiş:)








Akşehir'den Kareler
Hocanın heykellerinin olduğu bölgeden uzaklaşırken çektim bu fotoyu.
Gazi Mustafa Kemal İlkokulu.
Biz gittiğimizde böyleydi. Ama şimdi bu okul yıkılmış ve yerine yeni okul yapılıyormuş.
Gazi Mustafa Kemal İlkokulu'nun yanındaki eski kilise. Bu kilisenin akıbetinden haberdar değilim.
Akşehir'e tepeden bir bakış.







Bu broşür Akşehir Batı Cephesi Karargahı Müzesi'nden. Akşehir'de bu müzeyi de gezmeyi ihmal etmeyin.












Sille Köyü
Bu köy çok orijinal. Hem çok eski bir köy, hem gerçek değil gibi. Ben çok etkilendim. 











-Aya Eleni Kilisesi
Bu kilise gerçekten çok eski. 
Duyduğum kadarıyla şu an restore ediliyormuş ve müze olacakmış.














-Şeytan Köprüsü
Üzerine çıkmak cesaret ister.
Çıkan arkadaşlarımız oldu, ben uzaktan bakmakla yetindim.
 

Ne yemeli
Peki Konya'da ne yenir derseniz etli ekmeği meşhur. Pideye benzettim, tam farkını anlayamadım ama güzeldi.

Son Söz
Konya'ya Şeb-i Arus zamanı giderseniz etkinliklere de katılabilirsiniz. Bu da 17 Aralık tarihine denk geliyor. Nasrettin Hoca'ya da gitmeyi ihmal etmeyin. Sille köyü ise sizi geçmişe götürecek. Benden bu kadar, gerisi size kalıyor.

Nihal Altay.

Not: Fotoğraflar bana aittir.